Ülkemizin, son yüzyıla girerken büyük bir değişim zorunda olduğunu, siyaset ve siyasetçilerin bunu çok ciddiye almalarının gerekli olduğunu düşünüyorduk.
Ülkemiz siyasetçileri son yüzyıla girerken büyük bir değişim zorunluluğu ile karşı karşıya olduğumuz konusunda ısrarcı olamamışlardır.
***
O günlerin siyasi anlayışı, hazırlığı olmayan, günü birlik tedbirlerle yeni yüz yıla ayak uydurabileceklerini sanan bir anlayıştı.
Oysa 1920’lerde ve 30’larda,Cumhuriyeti kuran kadrolar, yeni bir toplum tasarımlarını geliştirerek yola çıkmışlar ve bunda da başarılı olmuşlardı.
***
1950’lı yıllar, savaş dönemi ve demokrasiye geçiş yıllarıydı.
Yurttaşlarımız 1950’lere, umut olarak demokrat partiyi seçmişlerdi.
1960’ların şekillenmesi 1961 anayasası ile olmuştu.
1970’ler CHP’nin, 1980’ler ANAP ve Adalet partisi tarafından 1961 anayasasının getirdiği çerçevede sürdürülmüştü.
***
1990’lar siyasal tasarım açısından en verimsiz yıllardı.
Bu dönemlerde halkın önüne bir gelecek projesi de konulamamıştır.
***
Ülkemiz siyaseti ve siyasetçileri, maalesef yıllardır sorunların çözümü için bir kurtarıcıya umut bağlamayı topluma empoze etmişlerdi.
Siyasilerimiz ve siyasetimiz ve halkımız bu kurtarıcıya umut bağlama düşüncesinden mutlaka vazgeçmelidirler.
Ülkemizdeki siyaset yapma biçimini bu anlayış rehin almıştır.
Bu kısır döngünün hala siyasetin biçimlendirilmesinde egemen oluğunu görüyoruz ve yaşıyoruz.
***
Oysa kalkınmış ülke olmanın temel koşulları, Özgürlük, demokrasi ve gelir adaletinin sağlanmasında saklıdır.
Ülkemiz demokrasinin deneyimleri, bu söylediklerimizi hayata geçirecek güçtedir.
***
Unutmayalım ki, sorunlarımızın çözümü, demokrasiyi ne kadar kullanabildiğimize bağlıdır.